Aprilia Caponord ETV-1000 (2001-2007)
2001-2003 Caponord
2001 yılında ilk çıktığı zaman, enduro-touring sınıfında büyük sükse yapan ETV 1000 Caponord tam bir İtalyan klasiği desek yeridir aslında.
2004-2007 Caponord ABS
2001-2007 yılları arasında üretilen Caponord ETV 1000, 2004 yılında ön grenaj değişikliği ile sinyal grupları dışarı alınmış ve Brembo fren ünitelerine ABS modülü eklenerek üretilmeye başlanmıştır.
2007 yılına kadar bu makyajlı versiyonu ile üretilen bu motosiklet, 2006 yılına kadar ülkemize giriş yapmıştır.
İnceleme yazımızda, İtalyan menşeili olan bu yol endurosu Aprilia Caponord ETV 1000 hakkında teknik bilgiler ve şehir efsanelerine ait bilgiler bulacaksınız.
600‘ lik V tipi Rotax motor ile üretim bandına çıkan Caponord, 98Hp (72Kw) 8250 devirde maksimum güç ve 94 Nm 6250 devirde maksimum tork değeri ile o dönem için 1000 cc kategorisinde ciddi bir şekilde çıtayı yükseltmişti.
Güçlü ve agresif olan RSV'nin motoru Caponord için özel olarak ayarlanarak rahat kontrol, dengeli güç dağılımı, daha düz tork eğrisi elde edilerek uzun mesafeli yollar için rahatlatılmıştır.
Yatay yerleştirilmişolan 60 derecelik V çift silindirli motor -ki kısa ve kompakt yapısı sayesinde şasiye çok uygun bir şekilde yerleşmektedir- silindir başına 4 sübap ve üstten çift egzantrikli (DOHC) olarak üretilmiştir.
Egzantrik zamanlama sisteminde zincirin yanında dişliler de kullanılması ayrıca tipik bir İtalyan psikopatlığıdır. Sübap zamanlama sisteminde beraber kullanılan zincir ve dişli , motor bloğuna yerleştirilerek silindir kafasının boyutları küçültülmüştür.
EFI (Elektronik yakıt enjeksiyon sistemi), CDI (kapasitif deşarjlı ateşleme), TSI (çift bujili ateşleme sistemi) ile birlikte kullanılarak her silindirdeki ateşlemeyi çift buji ile sağlar.
Ateşleme zamanı ve yakıt enjeksiyon sistemi Sagem marka ECU tarafından kontrol edilmektedir.
Yağlama sisteminde yağ pompasının yanında, ikinci bir pompada yağ dönüş hattına yerleştirilmiştir. Dolayısı ile ayrı bir yağ deposu ve yağ soğutucusu, motor bloğunun ön kısmına yerleştirilmiştir.
Avrupa Karbon salınımı ve emisyon değerlerinin kontrol altına alınması ile beraber 2003 yılından itibaren lambda sensörü-katalitik invertör ateşleme ve yakıt sistemine eklenmiştir.
Bununla yetinmeyen Aprilia ilk defa patentli olarak;
• AVDC (Anti Vibration Double Countershaft) sistemi: Kranklarda vibrasyonu önlemek amaçlı kullanılan transmisyon mil sistemi
• PPC (Pneumatic Power Clutch): Hidrolik sıvı destekli debriyaj sistemi sayesinde, ani vites değişikliklerinde arka tekerleğin kilitlenmesinin önüne geçmiştir. (Tel debriyaj mı? O da neymiş? )
Bunun yanı sıra, patenti Aprilia' da olan tubless lastik ile tel jantın buluşması ise cabası…
İtalyanlara bu da yetmemiş; jant tellerinin içini boşaltarak daha hafif olmasını sağlayıp, sağlamlığını arttırmışlar…
ETV 1000 Caponord, dünyada alüminyum perimetrik şasiyi kullanan ilk ve tek enduro-touring motorudur.
Sıkıştırılmış alüminyum alaşımdan yapılan şasinin birleşim yerlerinde, alüminyum-magnezyum kaynağı kullanılmıştır.
Bu sıradışı şasi sınıfındaki en yüksek stabiliteyi sağlamaktadır.
Bu deli İtalyanlar, şasiyi oluştururlarken ağırlık merkezinin mümkün olduğu kadar motorun ağırlık merkezine yakın olmasını sağlamışlar.
Şasinin bu özel yapısı sayesinde çok daha rahat bir sürüş pozisyonu sağlarken; türbülansı engellemenin yanı sıra, bacak ve topuktaki yorulmaları en aza indirmişler.
Arka tekerlek çatalı da alüminyum magnezyum alaşımdan yapılmıştır.
Süspansiyon olarak yarış endurolarında kullanılan dayanıklı tip süspansiyonların aynısı kullanılmış, fakat tüm sürüş durumları için konfor sağlayacak şekilde kalibre edilmiştir.
50 mm Marzocchi çatal (175 mm) kullanılan Aprilia ETV 1000 Caponord, 50 mm'lik çatalın standart olarak kullanıldığı dünyadaki tek çift silindirli yol endurosu olmakla birlikte yine bir İtalyan kırıklığının göstergesidir diyebiliriz.
Bu çatal sağlamış olduğu en üst seviye performans ve sağlamlığın yanı sıra, bükülmemesi ile de sınıfındaki diğer motosikletlerden farklılık göstermektedir.
Sachs marka arka amortisörde yük ve sıçrama ayarlaması yapabilmesine imkan veren APS (Aprilia Progressive System) bağlantısı kullanılmıştır.
Pratik ve kolay ulaşılabilen ayar mekanizması sayesinde tüm yol, sürüş ve yük koşullarına göre süspansiyon ayarlarının hızlı ve kolay yapılmasını sağlamaktadır.
Bu motorun enteresan bir özelliği ise; son derece düşük sele yüksekliği, sürücünün tüm durumlarda güvenli olarak ayağını yere basmasına imkan tanır.
Tüm hızlardaki tam rüzgar koruması, Caponord'un bir ayrıcalığıdır.
Bu rüzgar koruması, geniş camın yanında el koruması ve özel şekilde dizayn edilmiş şasi ve yakıt tankı ile sağlanmaktadır. Caponord'un, Perugia Üniversitesi'nde yapılan rüzgar tüneli testlerinde inanılmaz sonuçlar elde edilmiştir. Bu veriler sonucundaki, aerodinamik katsayısı (CX) sürücünün motorunu dik olarak kullandığı hallerde bile iyi olduğunu göstermektedir.
Arka sele için artçıların yorumlarını almak çok daha doğru bir yöntem olur. (Tabi artçı inmek isterse…)
Arka selenin kullanılmadığı durumlarda sökülerek geniş bir taşıma alanı oluşturulur.
Kilitlenebilir kapak sayesinde yolcu oturmadığı zaman, sele altı bölüm kilitlenebilir.
Gösterge panelinde çift analog göstergenin yanında kolay okunabilir, çok amaçlı dijital gösterge de bulunmaktadır. Bu dijital göstergede saat, ortam sıcaklığı, radyatör suyu sıcaklığı ile beraber kalan yakıt miktarı gösterilmektedir. Aynı zamanda motorun servise gitme uyarısını ve çeşitli sensörler vasıtası ile sistemde oluşabilecek hataları 'rakamsal kodlar' şeklinde ekranda göstermektedir.
Frenlere geldiğimizde ise 'Fren bizim işimiz' diyen İtalyanların, Brembo‘ yu acımasızca kullandıklarını görebiliyoruz.
Keza bunca güce ve ağırlığa sahip bir motoru 'Biz yaptık, biz durdururuz' mantığını kullanmışlar.
Brembo Fren Sistemi Freudenberg fren hortumları ile birlikte; ön frende, 30 mm'lik paslanmaz çelik çift disk ve çapları 32 ve 30 mm
olan çift pistonlu kaliperler kullanılmıştır.
Arka frende ise 270 mm'lik paslanmaz çelik disk ve 34 mm'lik karşılıklı çift piston kaliper bulunmaktadır.
2004 yılından itibaren ise bu fren sistemlerine ABS modül ünitesini eklediler.
Standart donanımında, motorun sol yanında bulunan çakmak şarj soketine ise yine tipik bir 'İtalyan kırklığıdır' diyebiliriz.
Bu insancıklar, Caponord kullanıcıları için hiç üşenmemiş 'kesin bu deliler motora elektrik aksamlı aksesuar (elcik ısıtma, sis lambası vs) takar' diye, statör ve konjektör kombine çılgınlığı yaparak fazladan 200 watt üretecek şekilde bir elektrik sistemi yapmışlar.
Dolayısı ile zaten güçlü olan farları ile birlikte (2x55watt), micro-de sis, elcik ısıtma ve bilimum led cümbüşü yapsanız bile 'bana mısın?' dememektedir.
Aprilia, 'Biz bu motoru yol için yaptık ama arazi içinde de delirmeli' diye 2003 yılında Rally Raid modelini çıkarmıştır.
Rally Raid modelinde ise;
• Gidon grubunda arazi için uygulamalar
• Ön süspansiyon ayarlanabilmesi
• Araziye uygun motor koruma demirleri
• Alüminyum çanta seti
• Daha yüksek koltuk seviyesi (860mm)
• Küçük dişli grubu ile ve arazi lastikleri kullanılmıştır.
Yaklaşık olarak, dünya genelinde 800 adet üretilmiş ve ülkemizde tahminen 10 adet bulunmaktadır.
Caponord Hakkındaki Şehir Efsaneleri
Caponord hakkındaki spekülasyonları maddeler halinde incelersek, çok daha anlaşılır olacaktır.
'Efendim, bütün Capolar' ın şaseleri kırılıyor, böyle şey mi olur, gözümün önünde kırıldı, benim arkadaşında aynı şey başına geldi, koskoca Aprilia' da mı bunu yapıyorsa vay halimize'
Bu tip söylemleri belki duymayanımız kalmıştır. Bu konu ile ilgili daha açık bilgi olması adına açıklık getirmekte fayda görmekteyiz.
Evet, böyle bir olay yaşanmıştır. Fakat bu hadise sonrası yaşananlar , olayların 'Kim, nerede, nasıl, neden, sonrasında ne oldu?' gibi sorular sorulmayıp kulaktan kulağa süre gelen dedikodular sayesinde ve 'Yalan Rüzgarı' tadında gerçekleştiği için biraz karmaşık bir hal almıştır.
Bu meşhur 'şase kırması' olayı sadece bir kere olmuş, o da Türkiye' de yaşanmış olup; belli bir dönem OMM Derneği‘ nde 'OMM & IAM – A.R.A. Senior Observer' görevinde bulunmuş olan ve eğitimlerine de katılma şansı bulduğum Sn. Engin BALABAN Hocamın başına gelmiştir.
Kendisinin yazmış olduğu yazıyı aynen aktarıyorum.
Niye açıklamıyorsun diye kızdığınız (doğal olarak), şasesi kırılan 2004
model Aprilia Caponord ABS motorum ile ilgili en ince detayına kadar
yazacağımı söylediğim yazı…
Buyrun o zaman gerçek hikaye…
Model: Aprilia Caponord ETV 1000 ABS 2004
Trafiğe çıkış tarihi: 12/08/2004
Km: 4.747
Türkiye'deki Aprilia motosiklet distribütörünün, başıma gelen bir olay neticesinde almış olduğu tutumları size anlatmak istedim.
Biraz uzun olabilir, şimdiden özür diliyorum ama sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim.
25/09/2004 Cumartesi günü 6 motosiklet Kemerburgaz tarafına yaptığımız bir gezi sırasında, Göktürk istikametinden Kemerburgaz istikametine yaklaşık 30-40km/s sürat ile giderken, kavşakta önüme çıkan otomobile çarpmamak için ani fren yaptım.
Bu ani fren neticesinde o an nedenini bilemediğim bir şekilde frenleme ile beraber motosikletin gidon kısmından bir parçanın gürültü ile beraber fırlayıp kafamın üstünden geçtiğini gördüm.
Direksiyon resmen boşalmıştı ve tüm vücudum ile beraber motosikletin ön kısmına abanmak zorunda kaldım.
Sanırım direksiyon milini tutacak bir şey kalmamıştı. Durma aşmasında motosikleti düz duramadı ve sol tarafa devrildi.
Bu olayı gören arkadaşlar hemen durup yanıma koştular.
Arkadaşlar motosikleti kaldırmaya gittiklerinde 'dikkatli kaldırın çünkü motorun ön kısmı ayrıldı dedim'
Tabi buna bir anlam veremediler ama motosikleti kaldırmaya teşebbüs ettiklerinde neredeyse iki parça haline gelmiş olduğunu gördüler.
Hepimiz şaşkınlık içindeydik
Motosikletin ani frenlemesi sonucunda şasenin gidon milini tutan kısmı ön taraftan patlamış/kırılmıştı. Anladık ki şase kırılmıştı. Gözlerimize inanamadık. Herhangi bir yere yada önümdeki araca da vurmamıştım. Şaşkınlıkla yerlere saçılmış şase parçalarını topladık. Motoru dik konuma getirdik. Şaşkınlığımızı üzerimizden atar atmaz sigorta şirketini aradık. Bununla beraber rapor için Jandarmaya haber verdik.
Buradan tekrar Alkan'a çok teşekkür ederim. Alkan'ın yardımı ile Yol asistance, bulunduğumuz yere 20 dakika içinde, Jandarmadan da daha önce geldi. Jandarma olay ile ilgili raporunu tuttuktan sonra, motosiklet çekicinin üstüne sıkı bir şekilde bağlanarak servise götürüldü.
Bizde servise, motosikletin yanına geldik. Servis sahibi Motorcu Melih usta motosikleti görünce, kulaklarımızın duymak istemediği şeyler söyledi . 'Bu motosiklette üretim hatası var !'.
27/08/2004 tarihinde motor kaskolu olduğu için eksper geldi. İnanın gelen kişinin de motosikleti görünce gözleri yuvalarından fırladı. Hiç terettütsüz 'üretim hatası' olarak raporunu tuttu. 'Bu garanti kapsamına girer' dedi.
Ben bu motosiklet ile 1,5 ayda yaklaşık 5.000 km yol yaptım. Bunun çoğunluğunu da eşim ile beraber uzun yolda yaptık.
İzmir ve Antalya gezilerimizde. Peki soruyorum 'bu olay 90-100km/saat hızlarda ve eşimle beraberken başımıza gelseydi bunun hesabını kim verecekti?' 'Bu kadar mı ucuz insan hayatı?
Bu motosikletler üretildikten sonra testten geçmiyor mu? Bunları kontrol edecek bir sistemleri mevcut değil mi? Satışa sunulmadan önce röntgen den filan geçmiyor mu motosikletler?'
Neyse, şimdi gelelim Aprilia Türkiye Distribütörünün olaya yaklaşımına;
29/09/2004 tarihinde Aprilia Türkiye distribütöründen Servis Müdürü motosikleti görmek için geldi. O da bu olaya şaşkınlıkla yaklaştı.
Kendiside, bu olayın %100 ÜRETİM HATASI ndan kaynaklandığını söyledi. Biraz muhabbetten sonra motosikletin fotoğraflarını çekti.
Bu olayı hemen İtalya'ya yazacağını söyledi.
Aprilia Türkiye distribütörünün Servis Müdürü aradı ve ; 'Engin Bey, İtalya'ya yazı yazdım. İtalya bu motorun ancak şiddetli bir çarpışma sonucu bu şekilde hasar olabileceğini veya bu kısmın daha önce bir çarpma sonucunda belli bir süre içinde ilerleyerek o anda kırıldığını söylüyor ama ben olayın üzerine gidiyorum' dedi.
Bende kendisine ‘‘Jandarma raporumuzun bulunduğunu ve raporun tek taraflı maddi hasarlı bir olay' şeklinde düzenlenmiş olduğunu söyledim.
Ve, Aprilia Türkiye distribütörü Servis Müdürünün İtalya'ya yazdığı yazıyı gördüm.
Yazının nereye yazıldığı, cevabın nereden geldiği, motor ve şase numarasının ne olduğu, kaç model olduğu, kaç kilometrede olduğu ve hangi tarihte trafiğe çıktığı ile ilgili hiçbir bilgi yok (belki gizli kalması için silinmiş olabilir diye iyi niyetli düşündük).
Bu Aprilia Türkiye distribütöründen herhangi bir kişi ile yaptığımız en son konuşmadır.
Ben ilk haftalarda 3 veya 4 kere aradım.
Hem Distribütörü hem de cep telefonundan Aprilia Servis Müdürünü fakat ulaşamadım, not bıraktım ama geriye dönmediler.
Bizde yasal yollara başvurduk ve bu konu ile ilgilenilmesi işini avukatlarımıza bıraktık.
İlk iş olarak hem Aprilia Türkiye distribütörüne hem de Aprilia bayisine noter kanalı ile ihtarname çekildi.
Hiçbir cevap gelmedi. Bizde bunun üzerine kendi imkanlarımızla Tespit Davası açtık.
Hem motosikletin genel durumu ile ilgili hem de parçaların ve şasenin teknik olarak değerlendirilmesi ile ilgili.
Dava süreci içerisinde motosiklet Sarıyer Adliyesine götürüldü.
Orada mahkemeden bir heyet ve İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliğinden gelen Bilir Kişi huzurunda motosikletten parçalar alındı ve fotoğrafları çekildi.
İTÜ raporu 19/11/2004 tarihinde sonuçlandı. Tespit davası neticelendi ve dosya avukatlara teslim edildi. Şu an esas davanın açılması için işlemler başlatılıyor.
Sonuç;
İsviçre Sigorta; raporu 'üretim hatası, garanti kapsamındadır' şeklinde kapattı.
İTÜ raporu;
Kısaca; malzeme kalitesi düşük ve döküm hatası var.
Motosiklette genel durumunda önden yada herhangi bir şeklide çarpma veya şekil değişikliği tespit edilmemiştir.
Raporla ilgili çok detay var ama bu kadarı sanırım yeterli olur.
Ben bugüne kadar tüm iyi niyetimle hiçbir şekilde hiçbir yere yazı yazmadım.
Belki bu tavrım hatalı idi biliyorum ama beklemem için sebeplerim vardı.
Aprilia yetkililerin motorumu inceleyeceklerini ve gerekli işlemleri yapacağını düşünmüştüm, araştırmalar neticelenmeden bir markayı ve onun temsilcisini haksız yere karalamak veya itham altında bırakmak istememiştim.
Aprilia yetkililerinin yapması gereken araştırmaları biz kendimiz yaptırmak zorunda kaldık.
Motordaki üretim ve malzeme hatası yasal olarak kesinleştiği için şu anda kimseyi zan altında bırakmış olmadan uyarılarımı gecikmelide olsa yapabiliyorum.
Ben bu tetkikleri ve uyarıları yetkili firmanın yapmasını umuyordum. Kendi markalarına ve insan hayatına verdikleri önemi az da olsa belli etmiş oldular. Belkide ben doğru kişilerle muhattap olamadım. Gerçi aramızdan biri olduğunu duyduğum , ve yıllardır motor kullandığını bildiğim firma sahibinin bu konuyla bizzat ilgilenmesini beklerdim. Belkide onun bu konudan haberi bile yoktur…
Aprilia yetkili ağızdan gerekli açıklamayı yapmadığı için bu açıklamayı ben yapıyım.
Bu üretim hatası sadece benim motorumamı has yoksa aynı seride ki diğer motorlarda da bu problem varmı bilemiyorum . Motorunuz yetkili servise götürüp mutlaka inceletin.
Bu gün 26/11/2004, olayın üstünden tam 2 (iki) ay geçti ve bunca çıkan sonuca rağmen Aprilia hâlâ bir girişimde bulunmadı.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Uzun oldu biliyorum ama bundan 2 (iki) ay önce tüm detayları ile yazacağıma söz vermiştim.
Saygılarımla,
Engin BALABAN
Tüm bu yaşananlar sonucu Aprilia markası; o dönemde Aprilia' yı temsil eden distribütör firmasının pasifliği! sonucu, ülkemizde daha uzun yıllar boyunca hep şüphe ile bakılan bir marka olacaktır. Bu ön yargı neredeyse yıkılamayacak boyuta gelmiştir desek yeridir.
Fakat bunca ön yargıya rağmen Türkiye' de motosiklet konusunda duayen olarak nitelendirdiğim;
• OMM Derneği Kurucularından ve Türkiye' deki bir çok eğitmenin eğitmeni olan, Motosiklet Güvenli Sürüş Tekniklerini Türkiye' ye getiren Sn. Paolo Volpara' nın Caponord hakkındaki görüşleri,
• Caponord hakkındaki teknik bilgi konusunda duayen olarak gördüğüm ve çok ciddi bir yol tecrübesine sahip olan Bora Yurtören ağabeyim' in Caponord kullanıcısı olması ayrıca dikkat edilecek bir konudur.
'Efendim, Caponordların hepsinde elektrik problemi var, hepsi konjektör yakıyor illaki buji patlatıyor, n'apsak çözemedik, bir daha mı alırım asla yanından geçmem'
İşin en başından bakarsak şayet; Aprilia bu enduro-touring modeli için Caponord ismini, Avrupa' nın en kuzey noktası olan ve karayolu ile ulaşılabilen Norveç' in Nordkapp (North Cape) bölgesinden almıştır.
Dolayısı ile Aprilia, marka ve model vizyonunu temsil etmesi amacıyla – ki bu modelin çıktığı dönem kendi hacim sınıfında bütün özelliklerin en üst, en tepe noktasını belirtmek için – Caponord ismini vermiştir.
Düz mantık yürütürsek şayet 'Hacı orası zaten buz gibi, o zaman bu motosiklet soğuğu seviyor' diyebiliriz.
Aslında Caponord' un soğutma sistemleri gayet yeterli düzeyde fakat bu motor, diğer motosikletlerden farklı olarak sıkışık trafikten biraz daha fazla nefret ediyor.
Dolayısı ile şase yapısı itibari ile pistonların etrafının şase tarafından çevrili olması diğer enduro motorlardan daha fazla sıvı soğutma sistemine yükleniyor.
Bir Caponord gördüğünüz zaman yandan bakın 'La pistonlar görünmüyor ki'‘ diyebilirsiniz.
Dolayısı ile hiç bir motosiklet hararet seviyesinin yükselmesini sevmez, çünkü aksi durumunda doğuracağı sonuçlar hayal gücünüzün ötesine bile geçebilir.
Yüksek hararete uzun bir süreli olarak maruz bıraktığınızda ilk cortlayan parça -çoğu kişinin nedense kronik olarak nitelendirdiği -, genellikle konjektör olur.
Ya da bunu izleyen parçalardan ateşleme bobinleri zarar görmeye başlar ve şu buji patlatma mevzusu ile karşılaşabilme olasılığınız var.
Zaman geçtikçe kullanıcılar, Türkiye' deki distribütörün yetersizliği ve çokta ilgilenmemesi sonucu; gerekli iyileştirmeleri Avrupa ve diğer ülkelerden gerekli parçaları temin ederek bu sorunları tamamiyle çözdüler diyebiliriz.
Bundan çıkarılacak ilk dersimiz, 'Caponord kullanıyorsan o teker dönecek, o motor yol gidecek arkadaş'
'Efendim o Caponord olacak motor, o kadar çok yakıyor ki ocağıma incir ağacı dikti, verdiğim benzin paralarının haddi hesabı yok, yeminle uranyum daha ucuza geliyor, bu kadar yakmamalı nasıl şeymiş öyle o, olmaz olsun, adı batsın'
Buna cevap olarak verilecek o kadar çok atasözü var ki aslında.
Atasözlerinden önce, biraz teknik olarak değerlendirelim.
Bu teknik değerlendirmeyi yaparken bile benzine zam geliyor olabilir, o yüzden teknik verilerle konuşulurken kaç kuruş sorusu biraz abes kaçar. Hele ki yurt dışında böye bir soruyu sormamanızı tavsiye ediyorum. Birincisi anlam veremiyorlar, ikincisi size karşı muamele hemen değişebilir…
Aprilia, Caponord için teknik verileri yayınladığında 100 km' de 6-6,4 lt olarak verdi. (Standart yazılım dahilinde)
Verdiği bu verileri, sakin kullanımda egale bile edebiliyorsunuz.
Kaldı ki son yıllarda, Avrupa'daki bir kaç 'kırık' Caponord kullanıcısı sayesinde yeniden yapılan yazılım harita güncellemeleri (map) ile birlikte, yakıt tüketimini rakamsal olarak, insanı 'Hadi len, o kadar da olmaz' diye şaşırtacak bir şekilde düşürdüler.
Diğer önemli bir karşılaştırma yöntemi ise; o hacim ve sınıftaki başka markalar ile kıyasladığımızda - örn: Honda Varadero, KTM 950/990 ADV gibi- Caponord' un o kadarda acımasız olmadığı ortaya çıkmaktadır. Hele ki map güncellemelerini hiç katmıyorum.
Tabi şunu da göz ardı etmemek gerekir bence:
'Abi deli gidiyor makina, Allahım o güç o kuvvet yok böyle bir makina, racingleri kovalıyorum, gelemiyorlar peşimden' diyecekseniz şayet, bırakında yaksın bir zahmet o benzini…
İşin atasözü kısmına gelecek olursak şayet; 'aslan besleyen, yediğine bakmazmış' cevabı ile karşılaşabilirsiniz.
Şaka bir yana, bence en güzel yakıt tasarruf yöntemi 'Bakkala da Capo ile gitme bari'
Muhittin Öztürk