Meksika Baja Yarımadası
Yazar: Erol AYNACI

Meksika Baja Yarımadası


08.01.2016

San Diego' dan öğlene doğru ayrıldık Naomi ile ve hemen yakındaki Meksika sınırını kontrol olmadan geçtik.


A.B.D tarafından Meksika'ya geçişte ne durduran ne de soru soran var, yol aynen devam ediyor. Kısa süre sonra geri dönüp Meksika'ya giriş damgası almam gerektiğini hatırladım ve geri döndük. GPS' imde Orta Amerika haritası yoktu, eski usul haritalarla yol buluyordum. Sınırdaki küçük şehir çok karışıktı ve bir anda kendimizi A.B.D' ye giriş yapmak isteyen araçların kuyruğunda bulduk. Mecburen sırada bekledik. Naomi çabucak geçti ama bana bir sürü soru sorup motoru kenara kontrol etmeleri için çekmemi söylediler. 30 dakika önce sınırı geçip tekrar ABD' ye girmemden şüphelenmişler. Biraz ilerde bekleyen Naomi ile konuşmama bile izin vermediler. 1 saate yakın uğraştan sonra Meksika'ya tekrar girmem için küçük bir kapı açtılar sağ olsunlar. Tekrar girişimi yapıp sınırdaki ofisten Meksika'ya giriş mührümü aldım ve bunun için 16 dolar ödedim. Bu damga Baja California için değil ama Meksika anakarası için işime yarayacak. Baja yarımadasını dolaşırken hiç bir şeye gerek yok ancak feribotla karşıya geçince bu gerekli. Motosikleti karşıya geçirirken de gereken diğer belgeleri La Paz' dan alabileceğimi söylediler. Aslında Tijuana' dan da alınabilir ama şehir çok karışık geldi bana. Bu oyalanma esnasında Naomi ile irtibatı kopardık. Direk Ensenada şehrine doğru devam ettim. İlk girişimde küçük, sevimli kasaba Rosarito' yı fazlasıyla gezmiştim. Rosarito upuzun sahili, büyük İsa heykeli, Meksikan ürünlerinin satıldığı çarşısı ve eğlenceli barlarıyla hareketli bir yerdi.

Naomi ile daha önce konuştuğumuz Ensanada' da ki hostele gittim, bir süre sonra Naomi' de geldi. Hostelin günlük ücreti 20 dolardı. Margarita içkisinin ilk bulunduğu bar, çok lezzetli takozları (kalamar ve balıklı olanını daha çok sevdim) ve sahil boyu atla yapılabilen gezinti ile eğlenceli bir şehirdi.

Ensenada' da 3 gün zaman geçirdikten sonra San Quintin' e doğru yola çıktık. Meksika' da trafik kurallarına pek uyulmuyor ve sinyal vermeden aniden şerit değiştiriyorlar. O nedenle çok dikkatli sürüyorduk.

Arada polis kontrol noktaları vardı, yanlarından sadece selam vererek geçtik, hiç durdurmadılar ya da çanta kontrolü yapmadılar. Küçük kasabalardan geçerken ellerinde silahlı polis dolu arabaları bol bol gördük ve giderek bu manzara sıradanlaşmaya başladı. Buralarda makinalı tüfek veya diğer silahlarla kuşanmış polis arabaları ve kamyonetleri günlük hayatın parçası. Baja yarımadası turistlerin en yoğun olduğu bölgelerden biri ve bunu güvenlik için yapıyorlarmış. San Quintin'e vardığımızda kalacak yeri ayarladık. Burada görülecek pek bir şey yoktu. Ertesi gün Los Angeles'e doğru yola çıktık. Mesafe yaklaşık 380 km idi ve yol üzerinde bidonla benzin satanlar dışında benzin alacak yer yoktu.

Yol boyu bol bol kaktüs manzarası eşliğinde sürüş yaptık. Hava aşırı sıcaktı ve yoldan nadiren arabalar geçiyordu.

Ama gün batımında Los Angeles kasabasına giriş manzarası süperdi. İnanılmaz mavilikte bir okyanus manzarası karşıladı bizi. 

Burası Baja yarımadasında her yıl düzenlenen off road yarışlarına hazırlananların uğrak yerlerinden biri ve bir kaç gün sonraki yarışa hazırlanan bir sürü kişiyle tanıştık. Ensenada-La Paz arası yapılan bu yarışta mesafe 1366 km. Yarış için kullanılan yolda ben de gezierestle bir süre sürüş yaptım. Sürekli ayakta sürmek zorundaydım ve oldukça yorucu ancak eğlenceliydi. Bir sahil kenarına yanaşıp eğlencemi Meksika' nın Teceta birasıyla taçlandırdım. 

Sonraki durağımız San Ignacio oldu. Yine bol kaktüs, bol sıcak ve arada 2 hafta önceki kasırganın etkisiyle yollara savrulan kum vardı. Askeri kontrol noktalarından geçtik ama yine durdurmadılar. San Ignacio' ya geç saatlerde ulaştık. Burası palmiye ağaçlarıyla dolu küçük bir kasabaydı, 55 km uzaklıkta güzel bir gol olduğunu söylediler ama orayı bulamadık. Burada yapılacak pek bir aktivite yoktu. 1 gün konakladıktan sonra önce küçük madenci kasabası Mulege' ye, ardından Loreto' ya vardık.

Yolda kilometre sayaç kablosunun yerinden çıktığını fark ettim ve içindeki tel yolda düşmüştü. 

Yaptığım hızı görmem gerekmiyor ama bu problemi bir an önce halletsem iyi olur. Muhtemelen Dirt Road'daki aşırı sarsıntılardan gevşedi. Loreto dev cruiserların yanaştığı turistik bir yer. 200 dolara tekne kiralanıp balık avına ya da köpek balığı görme dalışlarına gidilebiliyor. Ayrıca motosiklet sürmek için çok keyifli Dirt Road' u da var. 

Loreto sonrası La Paz' a gittik. Yolda tanışıp konuşmaya çalıştığım ama dediklerinden tek bir kelime bile anlamadığım küçük kız Sophia dışında kayda değer hiç bir şey yoktu. 

La Paz Baja yarımadasının en büyük ve turistik şehri. Meksika'nın diğer tarafına buradan 3 farklı yöne feribotlar buradan kalkıyor, ancak 2 hafta önce olan ve Baja'yı çok ciddi etkileyen kasırga nedeniyle seferlerden sadece Mazatlan' a olanı devam ediyor. Kalacak yeri ayarladıktan sonra önce 'Banjercito' denilen şehir merkezindeki yere gidip geçici araç ithal belgesini aldım ve bunun için 400 dolar depozit yatırdım. 

Meksika sınırını terk ettiğim zaman bu parayı geri ödeyeceklerini söylediler. İşlemler içinde ekstradan 59 dolar masraf oldu. Ardından limana gidip 2 gün sonrası için ben ve geziperest için toplamda 180 dolar ödeyerek karşıya geçiş biletimi aldım. İki günümüzü La Paz' dan sonraki şehir olan ve Baja'nın en güneyindeki 'Cabo San Lucas' ta geçirmeye karar vermiştik. 

La Paz' da kaldığım yerden ayrılırken motosikletimin selesine iliştirilmiş bir not ve cama yapıştırılmış 'Mas vale solo que mal acampanado' (Eşlik eden kötü birinin olmasındansa yalnız olmak daha iyidir.) yazısı ile karşılaştım. Bir gün önce barda tanıştığım 75 yaşlarındaki bir motosikletçinin bana hediyesiydi. Notta yolda dikkat etmem gereken şeyler yazılıydı. Camın önündeki yazı hala Geziperest' te duruyor.

İşlerimi La Paz şehrinde bitirdikten sonra Cabo San Lucas' a doğru yola çıktım. Naomi benden önce yola çıkmıştı ve ben gece geç saatlerde şehre ulaşabildim. Gece aydınlatmanın olmadığı, trafik kurallarına uyulmadığı ve her an karşıya geçebilecek hayvanların ortalıkta dolaştığı Meksika'da karanlıkta motosiklet sürmek pek keyifli değildi. Cabo San Lucas' a ulaştığımda Naomi kaldığı otelin adresini mesajla göndermişti ama şehirde öyle bir otel yoktu. Tek ulaşım aracımız Facebooktu ve Naomi' ye ulaşamıyordum. Ne yapayım diye düşünüp bira içerken yanıma yaklaşan Herman isimli garsonla konuşmaya başladık ve evinde kalabileceğimi söyledi, ama önce kız arkadaşının bir bardaki kutlamasına gitmemiz gerekiyormuş. Dünden buna razıydım ve barın kapanma saatini bekleyip beraber gitmeye karar verdik. Eğlenceli bir geceden sonra Herman' in evine geldik ve sohbete evde devam edildi. Geç saatte Naomi gönderdiği adreste hata yaptığını söyledi. Sorun yoktu ve keyfim yerindeydi. Ertesi gün Herman evinde kalmam için ısrar etti ve akşama klasik Meksika yemeklerinden yaptı. 

Evin girişinde asmış olduğu ve 'Benim evim senin evindir' yazısı acayip hoşuma gitti, misafirperverlik ancak bu kadar güzel ifade edilebilirdi. 

Cabo San Lucas' ta keyifli zaman geçirdikten sonra Naomi Kanada' ya doğru geri dönüş yoluna geçti, ben de La Paz' a geri döndüm. Baja California yarımadası benim için Meksika' ya alışmak açısından iyi bir geçiş oldu. İspanyolca yavaş yavaş günlük konuşmalara girmeye başlamış, öte yandan turistik bir yer olduğundan İngilizce konuşabilenlerin sayısı da fazlaydı ve derdimi rahatlıkla anlatabiliyordum. Meksika ana karasında durum bu kadar kolay olmayacaktı. Aynı zamanda televizyon ve diğer medya kaynaklarında bize aktarıldığı kadar tehlikeli bir yer olmadığını ve aptalca bir şey yapmadığım sürece de Meksika' nın çok keyifli olacağını düşünmeye başlamıştım. İnsanları da oldukça samimi ve arkadaş canlısıydı.

Naomi ile ayrıldıktan sonra şehrin hemen dışında feribotun kalkacağı alana gittim. 3 katlı feribotun en üst katında motoru park ederken kıtanın güneyine seyahat eden 61 yaşındaki Kanadalı Bob ile tanıtım. Marangozluk yapıyor, yılın 6 ayı çalışıp sert kış nedeniyle 6 ay dinleniyormuş, bol bol avcılık yapıyormuş. 19 saat süren yolculuktan sonra Mazatlan'a vardık. Feribot daha ucuza gelsin diye oda ayarlamamıştım ama koltuklarda epey rahattı. Mazatlan büyük bir liman şehriydi. Burada fazla oyalanmadan Rob ile şehir dışında kamp yapabileceğimiz alan aramaya başladık. Artık ana karayı gezme zamanı.

Erol AYNACI