Paranoyaklaştıramadıklarımızdan Mısınız ?
Yazar: Muhlis ÖZTÜRK

Paranoyaklaştıramadıklarımızdan Mısınız ?


24.05.2015

Motosiklet süren bünyelerin normal olmadıkları genel kabulünden sonra akla gelen ilk şey nasıl hayatta kaldıkları oluyor genelde. Bunun için bir çok sürücünün kendine has metodları olsa da uluslararası algı bunun daha çok defansif sürüş sistemleri ile olduğu şeklinde.

Defansif sürüş dendiğinde akla üzerimize şövalye zırhı takıp motora atlamak gelmesin, demek istenilen o değil. Anlatılan psikopata bağlayıp, her taşın altından olabilecek en kötü şeyin çıkabileceği öngörüsü üzerine kurulu bir hesaplama şekli. Bunun için üç tane çok önemli etmen var:

i- Sürekli farkındalık ve etrafı gözlemek
ii- Sürekli tahmin etmek
iii- Olabilecek her tür saçmalığı kabullenip ‘yok artık bu da olmaz' dememek

Nasıl psikopata bağladığımızı bir senaryo ile anlatayım. 

Tek gidiş geliş bir yoldayız, önümüzde bir abla sakin sakin  yoluna devam ediyor, arkamızda plakamızın tozunu alacak şekilde yaklaşmış bir BMW 3 serisi ve içinde 20-25 yaşlarında Ray-Ban sponsorluğunda bir genç var, ve ileride de yol kenarında tek başına elinde poşetleri ile duran bir amca mevcut. 

Senaryoyu yazmaya başlayalım. Amca sakin sakin sürmekte olan ablamızı görünce karşıya geçebileceğini düşünüp yola atlar. Ablamız ehliyeti yeni almış olmanın verdiği heyecanla frenleri kökler, bu arada arkamızdaki sabırsız genç rahat duramaz ve sollamaya başlar ancak amca ile kesişeceğini farkeder ve ondan kurtulmak için sağa kırar. Tahmin edin sağa kırdığında orada kim var ? Evet siz varsınız, ve frenlerine sonuna kadar asılmış olan ablamızın arkasında panik fren yapıp durmaya çalışmaktasınız. Hızınız zaten düşmekte ve durmaya çalışmaktasınız, yandan gelen araca yapabileceğiniz (dua etmekten başka) hiç bir şey yok, çünkü kaçma manevrası da yapabilecek durumda değilsiniz, bunu yapmak için çekiş yok ve en önemlisi alan yok.

Şükür ki bu senaryo ve olmak zorunda değil belki de hiç olmayacak, belki de aynı şekilde olacak, belki o amcamız sıcağın verdiği rehavetle ‘geçsinler, koşamıcan şincik' diyecek güzel bir Ege şivesiyle, bilemiyoruz. Tek bildiğimiz üç adet potansiyel tehlike olduğu.

Yapacağımız şey ne ? Basit, tehlikeleri tanımladıktan sonra olma ihtimallerine ve etkilerine göre değerlendirme yapıp öncelik sıralamasına koymak. Ben olsam ne yapardım sizlerle paylaşacağım, ancak hatırlatırım, ben eğitmen değilim ve bu benim kişisel davranışım, en doğrusunu size bir eğitmen anlatacaktır.

Öncelikle benim canımı sıkan arkamdaki araç, sabırsız ve her an bir sıkıntı yaratabilir, potansiyeli ve tehlikesi en yüksek olan o, ondan bir şekilde kurtulmam gerek, ya ilk fırsatta yol verip arama mesafe koyacağım, çünkü o arkadaş ya kendisi bir olay çıkartacak ya da olay olacak, veya önümdekini geçip onu ekarte edeceğim. Önümdekini geçersem ileride bizim Egeli amca faktörü var o zaman o tehlikeyi direk ben göğüslemiş olacağım o da işime gelmiyor, en mantıklısı ilk fırsatta bırakayım hızlı ve öfkeli genç beni geçsin, bende arama mesafe koyayım, bizim amca da yola atlarsa bırakalım hızlı ve öfkeli genç ile sakin süren abla kapışsınlar, artık nasıl bir halvet olur onların bileceği iş.

Benim derdim bu hızlarda kaportanın bizzat bedenim olduğunu düşünerek en az riske girmek. Bu yaptığımız ufak paranoid şizofren deneyin (herkes beni öldürmeye çalışıyor) resmi eğitim dilindeki kısaltması ise TATKU. Hayır, bunun o güzel ama bizim ligde oynamayan iki abladan oluşan müzik grubuyla bir alakası yok. Açılımı ise Tara, Analiz et, Tahmin et, Karar ver, Uygula. Yani etrafı tara, önünde aşırı temkinli giden ablayı, arkandaki hızlı ama öfkeli genci, ilerdeki tonton Egeli amcayı bi gör, sonra başla düşünmeye ‘bu temkin ? hem bayan, ehliyet yeni, tecrübe az, her an patlak verebilir', ‘arkada hızlı araba, genç adam, sabırsız, her an patlak verebilir','yaşlı amca, buradan dolmuş geçmiyor, yol kenarında dikiliyor'. Bunları düşündün yani analiz ettin, başla şimdi yazmaya yani tahmin etmeye ‘arkamdaki rahatsız, kesinlikle geçmek isteyecek','yaşlı amca otobüs ve minibüs beklemediğine göre karşıya geçmeye çalışacak','öndeki abla her an saçmalayabilir'. Bu veriler ışığında karar ver ‘arkamdakine önce one minute diye bir el işareti çakar, gazını alır, zaman kazanır, ilk fırsatta şerit genişlediği an yol verir yavaşlar arkasına geçerek mesafe koyarım'. Sonra bunu uygula ‘aha şurda yol vercek kadar açılıyor, hop, ta taaa'.

Olabilecek potansiyel fukara sümüğü gibi (AEA) asfalta yapışma hadiselerinden birini daha başarıyla geçiştirdik.

Bu anlatıldığında karışık görünmesine rağmen hep yaptığımız bir şey sadece bu kadar açık farkında değiliz, aslında bunu her gün yüzlerce kez yapıyoruz belki ama omurilikten geldiği için hiç farkına varmamış olabiliriz. Eğer yapmıyorsak da sıkıntı var, hemen yapmaya başlamamız gerek.

Yani ne kadar paranoyak olursak bizim için o kadar iyi. Yazıyı bitirmeden önce hızın kullanımını da buraya sokuşturmak istiyorum. Garip gelecek ama iyi motosiklet kullanmak benim yaptığım gibi saçma sapan zamanlarda gereksiz gaz açmak veya gerektiğinden hızlı gitmek değildir, ben bunu yaptım, benzinliğin birinde bir beyaz balina ile halvete girip boyumun ölçüsünü aldım. Akıllı adam yavaşlamaktan veya gerektiğinde yavaş gitmekten korkmayan adamdır, başkalarının laf etmesine aldırmadan gaz kesebilen adam uzun yaşar, çünkü yavaşlamak hem durma mesafesini düşürecek, hem de değerlendirme yapabileceğimiz zamanı arttıracaktır. Yavaşlamak incilerinizi dökmez, arkadaşlarınızın söylediklerine kulak asmayın, gün gelir hızlı ve ölü olurlar, onlar üzülemez ama aileleri üzülür, siz de arkadan tabuta omuz verirsiniz. Tehlike gördüğünüzde, rahat hissetmediğinizde, hoşunuza gitmediğinde yavaşlayın, bırakın sizi geçsinler, önemli olan hayatta kalmaktır.

Hepinize motor üstünde uzun yıllar, uzun kilometreler….

                                         Yazar: Muhlis ÖZTÜRK